DİĞER
gecegil, akşamcıl, göğengin, ormancıl, hiçyer, kıvraşım, sengil, aycivarı, alınlarkıyısı, buzışıl, buludî, biçimadeta, derindem, ışılçıyan, karanguyumru, günyabancıl, bengece, kumtanesiseyri, yerekomşu, kalpşahmerdangümüşü, tomartomur, büyükperhizarifesigözlü, vahşikanaçan, dumanağız, bengilolmuş, görguvan, kelâmoyukları, ışığsayvan, yazlayan [kar], balçıkahşap, gözoğulları/yeroğulları, şakaksıl, mânâdalı, yılberi/yılöte, gözgil...
Ömer Madra'nın Oruç Aruoba'nın anısına, onun metinlerinden ve konuşmalarından yaptığı küçük derlemeyi sunuyoruz.
"Aslında Hume, Nietzsche ve Wittgenstein çizgisi onu belirlemekteydi sanırım. Kant çevirmişti belki; ama Kant ona uzak bir filozoftu bana kalırsa. Belki de 12 Eylül sonrasının hukuksuzluğunda, hukukun askıya alındığı dönemde, herkes haldır haldır hukuka başvurmaya çalışırken, Kant önemli bir yer tutmaktaydı. Hukukun dışında, bir de estetik açısından. Ama 'evrenselin aşkınlığı' Oruç’un 'içkinliğine' bence aykırıydı; çünkü 'salt' veya 'mutlak' lafını kullanmayı sevmezdi."
"Aruoba’nın şiirlerinin felsefeyle ilgisi yoktur; ne felsefeyi dile getirir ne de böyle bir niyeti vardır. Denemelerinde felsefi bir yük vardır ama şiirleri felsefeyi yüklenmiş değildir. Aruoba’nın herhangi bir deneme kitabına şöyle üstünkörü bakıp şiirlerini okumadan onun için 'felsefenin şairi' demek ya da 'şiir yoluyla felsefi düşüncelerini işlemiştir' demek, Aruoba’nın şiirinin, felsefenin şiiri olduğunu ileri sürmek sadece karacahillik değil, aynı zamanda hurafe üretmek demektir."
Geçen hafta kaybettiğimiz felsefeci, yazar, yayıncı, çevirmen ve şair Oruç Aruoba için uzun yıllar birlikte çalıştığı Sevin Okyay bir veda yazısı kaleme aldı...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık